Yalnız, zamansız, sılasız, garip
18 Nisan 2008 Cuma
Bir Zaman Muhasebesi
Yalnız, zamansız, sılasız, garip
13 Nisan 2008 Pazar
İÇİMDEKİ GEL-GİT
Birileri geliyor, birileri geçiyor gözümün önünden,bitmek bilmiyor gelenle giden..Gidene el sallıyorum, gelene sarılıp kokunu duymayı istiyorum..Giden senin heyecanınla, gelense zerre zerre ayrılık azabında...
İçimde ne çok gidip geliyorum sana onlarla her defasında.Gidenle yanıyorum, gelenle yanıyorum,yangınımla yeniden yeniden ayrılıp kavuşuyorum.
Her yangınımı bir seher yelinin boynuna dolayıp yolluyorum huzuruna...Seher yeli üzgün, kırgın, perişan dönüyor Ya Rasulallah...GEL! haberini veremedi bu aciz sevdalına...
Gelenlerin gözlerinde arıyorum seni,gidenlerin sana susamış gönüllerinde...
Ravza'nı görmüş gözler,senin toprağına bulanmış bedenler, sana yüz sürmüş dualar getiriyor Sen'den gelenler...
Biçareyim, yorgunum, yoksunum...Kimsesizliğimin çaresi Sensin Rasulüm.....
.....
11 Nisan 2008 Cuma
Hayy'dan Huu'ya Giderken (İLK PERDE)
Perdelerin sonsızluğa açıldığı ve bedenden geriye yalnızca son nefesimizin kaldığı an..Onu da dünya ya terkedip cismimizle birlikte sahnenin ahirete açılan perdesinden adımımızı attığımız ilk adımın adı:???
Buz kadar sıcak, ateş kadar soğuk bir kelime...
Günde beş vakit duyduğunuz ezanın bir gün musallada sizin üzerinize okunmasının adı: ÖLÜM
Camii avlusundan adım atan 'dost'larınızın başucunuzda gözyaşlarını vefa borcu babında bırakıp az öteye çekildiğinde sizin derin sükutunuza ortak olacak kadar bile sabredemeden 'hava'dan 'su'dan yapılan konuşmaların adı: ÖLÜM
Bilmeyenlerin,düşünmeyenlerin, akledemeyenlerin koyduğu isim nam-ı diğer: ÖLÜM
Doğumun sonu, hayatın, zevklerin, eğlencenin sonu, sonların sonu: ÖLÜM
Toprağın altına girmek, öteki 'dünya'ya göçmek, mirası evlada devretmek: ÖLÜM
Ölüm bir ÖLÜM mü?
Ölüm bir DÜĞÜN mü?
Hasretin, iştiyakın nihayeti düğün (şeb-i aruz)...Mekansız mekanda, zamansız zamanda bir vuslat. Aşkın son zerresi, kapalı perdelerin son sahnesi...
Rabb'e ve En Sevgiliye müştak gönüllerin kavrulmuşluğuna sunulan kevser...
Kelimelerin tükendiği, adını koymaya harflerin bir araya gelmekten haya ettiği yerin adı: DÜĞÜN
Sizi bilen ve anlayabilenlerin musallada değil,
yanıbaşlarında durduğunuzu sezebilen gönüllerin ışığı: DÜĞÜN
Selalar öldü?! diye haber saldığında ''İnna lillahi ve inna ileyhi raciun'' demeyi bilen
Rabb'e dönük simaların aynası:DÜĞÜN
Ardınızdan Hamd-ü Sena edip ''Rabb'im Sana Kavuştu'' diyerek
vuslatınızı kutlayan dost sözünün, kalp gözünün adı: DÜĞÜN
HAYY'dan HUU'ya Gidebilmek...
Ölümün adı ÖLÜM mü?
Ölümün adı DÜĞÜN mü?
Sizin ölümünüzün adı ne?