4 Haziran 2009 Perşembe

Amentü billah ALLAH'ım

Gelip geçmiş bunca zaman defalarca kez Amentü okudum. Her önüme çıkan, ezberle yahut oku dedi. Bende itaatkarane söz dinledim. Kimse karşıma çıkıpta 'nedir bu Amentü bilir misin?' demedi. Kimse anlayıpta anlatamadı bana bu hakikati. Manasında gördüm ki; ilk basamak Allah'a iman. Evet, ne muazzam bir diziliş ki; bu basamağı geçmeden meleklere, kitaplara....... imanın esrarını çözmek imkansız. Bu kapıyı aralamadan diğerlerini açmaya çalışmak koca bir hayal...
Halbuki ne güzel alıştırdılar taklit ve tatbik ettirdiler, al bilgi budur,bil ve öğren dediler. Şartsız kabul ettim; çünkü Allah'ı 'bileceğim'in yolu budur zannettim; ama kimse Muhsin bir kalple O'nu sevmem gerektiğini öğretmedi.
Niçin saklandı bu bilgi?Neden Amentü'yü ezberletenler O'nun her anımda beni işittiğini, her halimi bildiğini, O'na yöneldiğimde beni dinlediğini Amentü billahi derken söylemedi ve koskoca yıllarım böyle salt bir bilgi arasında debelendi.
O'nu görüyormuşcasına inanmayı karşıma çıkan kimselerde mi bilmedi ya da benden mi gizledi, bilmiyorum; ama artık Allah'ın bana bir çarpım tablosu şablonu edasıyla öğretilmesinden sıkıldım.
Çünkü; bundan fayda bulmak yerine zayiata uğradım...
Çünkü;Sen'i köşede bekleyen, aklıma gelirse, zor anlarımda ya da birşeyin olmasını istediğimde hatırladığım bir kudret olarak gördüm!
Evet, akıl ve mantığım ardı ardına Haşa! diyor binlerce kez. Haşa bu ne biçim benzetme. Çığlıklar, zılgıtlar kopuyor içimde, kalemime isyan ediyor bu ses Haşa! diye, inliyor kendini bilmez bu kulunun tüm hücreleri Haşa!.....
Şimdi sana soruyorum Haşa diye inleyen ses:

NEDEN?

Yıllarca bunu yapmaktan geri durmazken haşa demedin de şimdi bunları dile dökünce sıkıldın? Naif gördüğün yaratılmış bir güzelliğe bakarken bile '' aa ne kadar güzel'' dedin de dilini bir türlü alıştıramadın '' Rabb'im ne güzel yaratmışsın'' demeye. Şimdi mi geldi haşa demek aklına?
Ne gariptir ki; kalıp gibi Amentü öğretenler sana bu sözü Rabb'im ne güzel yaratmışsın) diline yerleştirme güzelliğini bile kazandıramadılar kaldı ki; kalbine (samimiyetle) yerleşsin...
Ey aklım ve az önce haşa diye inleyen tüm azalarım! Hal dilinizle isyana nasıl kolay alışmışsınız. Şimdi bu sükutunuz neden? Zor değil mi bir gerçeğin sillesini yemek? Ah bu tokatı öyle şiddetli atabilseydim de izini çıkarabilseydim zerrelerimde. Böyle çabuk ve kolay kılıflar uydurmasaydım nefsimin oyunlarını oynarken.
Rabb'im ne çok şey var kimbilir Sana dair anlayabilmem gereken. Kimbilir daha ne çok kez mahcubiyetim kendime yönelttiğim bir öfke tufanına dönüşecek? Bu aciz aklım anlayabilseydi 'sonsuzluğu' , ''yok Allah'ın ilmini öğrenmenin sonu'' derdim elbet, lakin bunu da diyecek yüzüm yok. Halim Sana ayan Rabb'im, kalpleri çeviren Sen'sin, Sana döndür kıblemi...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Amin
Rabbim bildirdin buldur, tattırdın doyur.
Rızana ulaşmadan da kavuşturma...